28 Aralık 2012 Cuma

Asosyalliğin Getirileri


28 Aralık 2012
Saat 12:30

‘OZAN, OZAN, OZAN, OZAN, OZAN, OZAN’
Annemin stabil ses tonuyla güne gözlerimi açmış, gece içtiğim kahvenin ağrısını gözlerimde hissediyordum. Yuvalarından fırlayacak gibilerdi.
‘He anne noldu, noldu?’ diye çıkıştım yattığım yerden. ‘İş görüşmesine gitmicek misin hayvan oğlu hayvan?!’ diye geri püskürttü sorumu.
‘Ya anne adam kaçmıyo ya, gidicem işte.’ Tekrar gömdüm başımı yastığa. Annem de teyzemgillere gidecekti. Hem benim onu otobüse atmamı, hem de bütün parasını bozdurmamak için benimle beraber gitmek istiyordu. Çakal ya hani!
Güç bela doğruldum ve günün ilk sigarasını ateşleyiverdim oracıkta.
‘Çarkına sıçayım evlat kere, kaç kere dicem sana aç karnına içme şu zıkkımı diye’ Suriyeli muhalifler gibi misillemede bulundu.
İsrail gibiydim o an. Takmıyordum anlayacağın. Dünya sikime, götüme minare. ÇEEEEK ALLAH ÇEKTİRMESİN diye asılıyordum dumana.
Annem rayına takılan Raks 2000 kasetler gibi söylenmeye başladı tekrar; ‘Hadi hazırlan, hadi hazırlan, hadi hazırlan’ Onunla gitmeyeceğimi belirterek kapı dışarı ettim kendisini.

Asosyalliğimin vermiş olduğu tek şey götüme bağlanan yosunlar değildi elbet, akabinde uzayan saç ve sakalımda eşlik ediyordu hayatıma. İş görüşmesine gidecektim oğlum, tıraş olup paklanmam gerekti. Velhasılı sigara altı yapıp bir fincan çay içtikten sonra çıktım evden.
Saçlarımdan o kadar utanıyordum ki; Minibüsün hemen gelmesi için Murphy kanunlarının gerçekleşmesine yardımcı olsun diye sigara içmekten anfizem oldum oracıkta. Gelmedi ceddini siktiğim minibüsü 15 dakika. HEH Sonunda geldi.
Meydanda inip hızlı adımlarla berberin yolunu tuttum, ‘SA-AS çay ver oğlum’
Amını astarını sikeyim, 3 günlük çay lan bu. Midem bulandı amına koyim. Güç bela içtim ayıp olmasın diye.
Sıramı bekliyor, masanın üzerinde duran Güneş gazetesinin son sayfasındaki bikinili top modelin kıvrımlarını inceliyordum. Yalan yok. Her berbere gidişimde bu böyle olur. Bi ritüeldir yani.
Her muhitin kendine has bi delisi vardır. Şahit olmuştursunuz illaki. Akli dengesi yerinde olmayan genç elemanlar. İşte onlardan bitanesi geldi, yanıma oturdu. Tövbe yarabbi benzetmek gibi olmasın; ‘BE BE BE BEN TIRA TIRAŞ TIRAŞ’ diyerek abidik gubidik hareketler sergiliyor, berberin içinde dehşet saçıyordu.
Benim de küçüklüğümde başıma ne geldiyse, delilerden her zaman korkmuşumdur. Şu yaşıma geldim hala atamadım o korkuyu.  Bilmiyorum, bi’şey oluyo elim ayağım boşalıyo deli görünce.
Tamam akli dengesi yerinde olmayabilir ama sonuçta o da bi insan. Babamı tanımam, SİKERİM YANİ! ‘DET! AMCIK AĞAZLI SENİ, OTUR ULAN ADAM AKILLI’ diye yürek yemiş GOP çocuğu gibi atarlandım çocuğa. Eleman ne olduğunu şaşırdı sustu, yüzünü buruşturdu, 5 yaşındaki çocuk gibi ağlamaya başladı. Güç bela sakinleştirdik neyse.
Güzel bi saç tıraşı olduktan sonra doğru iş görüşmesi yapacağım ofise. Saç tıraşı oldum ya, yakışıklı oldum ya, sanırsın Jude Law’ım amına koyim. Bi triplere, bi edalara büründüm meydanda. Vardım ofisin kapısına, gayet kuğul bi biçimde ‘YİY GÜNNER, İSMAİL BEĞ BURDA MI ACABA?’, ‘O kimmiş?’ diye karşılık verdi, hemen önümdeki masada oturan, gül cemaline kolonya döküp ateşe verdiğim evladı. ‘İsmail bey işte, iş görüşmesi için gelmiştim, konuştuk kendisiyle?’, ‘Benim haberim yok beyefendi, ayrıca İsmail diye biri de yok burda’ dedi.

YA BEN SENİN OTURDUĞUN KOLTUĞU ÜRETEN FABRİKANIN ÇALIŞANLARINI DAĞA KALDIRAYIM, EŞREF-İ MAHLUKATININ SURETİNİ SİKTİĞİM EVLADI. ŞU EŞGALE, ŞEKLE, ŞEMALE BAK diyemedim tabi. Arkamı döndüğüm gibi durağın yolunu tuttum. Kahırdan sigaramı ateşledim. ‘DAAAT DAAAAAAAAT!’ minibüs geldi. ‘ANANIN AMI’ dedim.
Sikeyim murphy’sini de kanunu da. Atladığım gibi eve geldim.
Şu an asosyalliğimi idame ettiriyor, bir daha da dışarı adım atmamak için, adıma senet imzalıyorum. Allah da benim belamı versin.
Balkona hava almaya çıksam başıma bi’şey geliyor amına koyim. Sikerim böyle hayatın getirilerini.


23 Aralık 2012 Pazar

Sigara sağlığa zararlıdır, ZIKKIM İÇİN!




23 Aralık 2012
Pazar saat 21:12

Asosyalliğin vermiş olduğu yetkilere dayanarak güne gözlerimi 17:42de açtım. Götümün yosun bağlamasına her geçen gün şahit oluyor, tıp literatürüne çağ atlatacak saçmalıklar icra ediyordum. Ayna karşısına geçip sakallarımı saymak gibi şeyler.
Hiç tavsiye etmem ama, şu amına koyduğum hayatında beni benden alan yegane şeylerden biri de uyandıktan sonra, aç karnına sigara içmektir. Günün ilk sigarasıdır ve orgazm kadar haz verir.  
Yataktan çıkar çıkmaz mutfağa doğru o sigarayı içmek için emin adımlar atıyordum, içeri girdim, kaynayan çay suyunun dumanı, henüz pişmiş yemeğin üzerindeki kokusu ve bulaşıkları dizen annem karşıladı henüz açılmaktan aciz gözlerimi.
Kaşıklığın yanındaki sigara paketini açtım, bir de ne göreyim?! İçinde 2 dal kalmış, döndüm anneme; ‘Başka paket var mı anne?’, çok soğuk ve bir o kadar yüksek sesle; ‘YOK’ dedi.
Sanırım 3 saattir içmiyordu ‘bitmesin’ diye. Annem de öyle bakkala gitmez, etmez.
Babamın neden gidip almadığını soracaktım ki; baba olduğu ve evde hiyerarşinin hüküm sürdüğü aklıma geldi, sormaktan vazgeçtim.
Saat 21:00 da babam tok bir sesle; ‘GAK GİT SİGARA AL’ dedi. Aynada kendini gören kedi gibi zıpladım oturduğum yerde, çay, Mouse fırladı gitti amına koyim.
Saat olmuş akşamın 9’u, dışarısı göt kesiyor, yetim sikiyor, bakkal kapanmış, yatsıya hazırlanıyor babam kalkmış ‘BENZİNLİĞE GİT AMONO KODOĞOM’ diyor.
Ya Yeşilçam filmlerindeki babaya rest çeken genci mi oynamalıydım, ya da günümüz dizilerindeki ‘Elbette giderim babacığım’ diyen at suratlı, samimiyetsiz çocuğu.. Tabi ki de ‘At suratlı’ olanı, dışarısı yetim sikiyor oğlum benzinliğe gidip yarım saat üşümek var, bir de 1 hafta üşümek.
Neyse odaya gittiğim gibi Himalayalar’a tırmanacakmış gibi tam teçhizat giyindim, cüzdanı aldım ve doğru dışarı. Vücudumda görünen tek yer atkıyla, şapka arasındaki yüzüm ve ellerimdi. Soğuktan yanıyordum adeta.
Benzinliğe giden yol ıssız mı ıssız, tenha mı tenha.. İn, cin koysan top oynamaz, üzerine söver amına koyim o derece. Bi taraftan Miko’ya sövüyor, bi taraftan da 200m ilerde beliren eşgale bakıyordum. ‘ANANI AVRADINI SİKİYİM, ÇOCUK İKİ TANE KÖPEK GEZDİRİYOR, BİRİ ALMAN KURDU, DİĞERİ DE PITBULL’ koyun misali sıçıyordum. Adeta avrupanın koyunuydum, nereye, ne zaman sıçacağımı biliyordum yani. Pıtbull bana hızlı adımlarla geldi, koştu, durdu…
İnce bir sesle ‘Kardeşim bişe yapmaz dimi?’
‘Yok yok rahat ol, çakmağın var mı?’ diye sordu üzerine. Rahatlasam mı, sinirlensem mi bilemedim.  Soğuktan mıdır bilinmez titrek ellerim iç cebime gitti ve güç bela ateşledim çakmağı. ‘Bi sıkıntı var mı?’ diye sordu üzerine, ‘YA VUSLATININ MAZİSİNİ SİKTİĞİM EVLADI, ZATEN SİGARAM YOK, Bİ DE BU SOĞUKTA BENZİNLİĞE GİDİYORUM, 2 TANE İTİN ÜZERİME KOŞUYOR, SEN BANA ‘Bİ SIKINTI VAR MI’ DİYE SORUYORSUN, SİKTİR GİT BURDAN’ diyemedim tabiî ki, ‘Yoo, sigara işte, soğuk’ diyerek vedalaştık.
‘Allahım sen büyüksün yarebüllalemin, sen karşıma it köpek çıkarma, beni korkutma yarabbim’ diye dualar eşliğinde yoluma devam ediyordum. Güç bela attım kendimi benzinliğe, soğuktan ve günün yorgunluğundan mıdır bilinmez kasada duran amca, ‘Böyrün yeğenim, ne istediydin?’ dedi. ‘Vay amına koyim’ dedim. ‘2 Paket sigara, 4 nescafe, 1 tane de püskevit alcam’ dedim. Tekrar çıktım tükkandan.
Poşetin sol elimde olması, oluşan hava muhalefetleri sayesinde eş zamanlı soğuyarak, üşümeme sebep oluyordu. Bi taraftan da poşetten hışırtı gelmesin, köpekler duymasın diye sol kolumu sabit tutmaya çalışıyordum. Aptal gibiydim yani. Spastik gibi yürüyordum yolda.
Güç bela attım kendimi evin önüne.
Ulan zile basıcam elimi, kolumu oynatamıyorum amına koyim. En sonunda zile kafa attım. Gecenin vermiş olduğu karanlığa dayanarak bu özgüveni gösterdim, evet yaptım bunu.
Annem yarı açık gözlerle araladı kapıyı, Tetikçi 2 filminde arabadan fırlayan Ceysin Sitethımın ruh hali ve adrenaliniyle attım kendimi içeri.
Hemen ısınmak için peteğin yanına iliştim. Bıyıklarımdaki buzlar çözülmeye başladı ağır ağır.
Annem usulca yanaştı yanıma, ‘Ozan sana bişey söylicem ama sakin ol’ dedi.
Dedim ‘Yarra yedik, birine bişe oldu kalp krizi falan geçirdi’ içimden.
‘Noldu anne, söylesene noldu, bak elim ayağım titriyo söylesene’
‘Evde sigara varmış’ dedi.

O an o kadar sessizdi ki ev; bi karınca, bişe yürüse sesi gelirdi. O kadar sessizdi.
Kanım  10km/sn ile pompalanıyordu o an. Beybileyd Sabri edasıyla ‘ALLLAAAH’ diye zıpladım peteğin yanından, babam bi hışımla yanıma geldi, yerde yuvarlandığımı görünce, kulak dibime sağlam bi tokat asıldı. O andan itibaren şuurumu yitirmiştim, parmak uçlarımın soğukluğunu hissedebiliyordum sadece.

Gözlerimi açtığımda babam sigarasını pöfürdetiyor, annem çayını karıştırıyor, ben de battaniyeye akıttığım salyaya bakıyordum. Bu sefer Allah değil babam vermişti belamı.
Hem çük düşüren ayazında beni benzinliğe yollamış, hem de bayıltmıştı.
Amını vuslatını sikiyim böyle tiryakiliğin.
Sigara sağlığa zararlıdır, ZIKKIM İÇİN!

04:52 itibariyle son cümle mi de kurmuş bulunmaktayım.