14 Kasım 2011 Pazartesi

Gözden Uyku Akma Durumu


Sene 2010
Mart ayının son günü.

Telefon çaldı.
(önceki gün gece saat 04:00 itibariyle uyumuştum.)
Saate baktım. Sabahın 06:00 sı.
Daha gözümde çapak oluşmamıştı lan. Bitkiler fotosentez halindeydi. Üst kattaki nedim abi hala iş üstündeydi. Gün aydınlanmamıştı daha benim için.
Arayan gizem’di. Çıtkırıldım bir tipti. Her bok için arayabilirdi.
“günaydın gizem.”
“Sinan koş, yetiş bi şeyler yap.”
“dur dur. N’oluyo? Nerdesin?”
“ya çabuk geeeel!”
“alo alo..” dıt dıt dıt…

Acilen çıkmam lazımdı evden. Dünya s.kimde değildi fakat gizem’in o telaşlı sesini duyunca birden clark kent kesilmiştim. Yanına gidip onu kurtarmam gerekiyordu.
“ne olabilirdi?”,”yoksa sevgilisini mi öldürdü?”,”yada onu gömmeye yer mi arıyordu?”
Bu paranoyak hallerle kendimi yola vurmuş, bir yandan da kahvemi yudumluyordum.

“Sabah güneşi sidikliye vururmuş.” Lafını somut bir şekilde görecektim birazdan. Güneş gözümün irisiyle fantezi yapıyordu resmen. Güneşliği indirsem de fayda etmiyordu. 0 derecedeydi çünkü. “dayan oğlum Sinan. Dayan” diye kendimi motive ediyor aynı anda da uykuyu unutmaya çalışıyordum.

Evden çıkarken ne elimi yüzümü yıkamış ne de etin suyunu sıkmıştım. “ya Allah bismillah” diyerek çıkmıştım.

Bastım frene. Çektim el frenini. Durdum yolun kenarında verdim odunu çöp tenekesinin arkasına. “belediye çalışıyor. Allah onlardan razı olsun iyi ki koymuşlar konteynırları ehehehe” diye gülüyor, espri yapıyordum. O anda omzuma bir el uzandı.
Bu bir zabıtaydı. Evet artık sıçabilirdim de.
“napıyosun lan sen? Koca herif utanmıyomusun?” diye sordu.
Açıklamam yoktu. “Evden çıkarken niye yapmadın?” dese ne diyecektim?
Üzerimde takım elbise, arabada çanta falan. “taşa sıçıyoruz abi biz.” de diyemezdim.

“günahım neyse çekmeye hazırım.” dedim.
“siktir git.” dedi.
“saol”dedim.

Güzel bir diyalogdu.
Enerjim daha şimdiden tükenmişti.
Tekrar yola koyuldum. 1 km kadar ilerledikten sonra caddeye girdim. “çat” önüme çıkan köpeğe çarpmıştım.
“hay s.kiyim böyle talihin ızdırabını..” diyerek bastım frene. İndim arabadan.
 Bir de  baktım ki Vurduğum köpek terrier cinsi bir şey. Öyle sokak köpeği de değil. Yarım maaşı buna verebilirdim yani. İğrenç kedi gibi bir şeydi.

Sahibi koşarak geldi. “eyvah oğlum şimdi sıçtın!” dedim kendi kendime.
Sahibi de güzeldi hani ilik gibi hatundu. Göz koymadım değil.
“oğlum, hulk, beni duyuyomusuuuuun?” diye seslendi köpeğine. Hala konuşuyordu. Evladı ölen ana gibi feryat ediyordu. “seni kimler aldı bendeeen? Nerelere gittin huuuulk?” diye bağırıyordu karı. O konuştukça ben sinirleniyordum.
“sus s.kicem şimdi bi tarafını” diyerek aldım köpeği doğru arabaya, oradan veterinere. Kadın da benle geldi.
“nası yaparsın bunu he? Nasıl nasıl nasıl?” gidene kadar s.kti kafamı.
“az sus be kadın. N’olur sus. Yazılcaktım vazgeçtim a.ına koyım. Nası bi çenen var ya?” böyle böyle tüm yol boyunca küfürleşerek vardık veterinere.

“parası neyse veriyim de gidiyim” dedim.
Kadın atladı ordan, “öyle varmı ulan? Hem köpeğime vurucaksın hemde kaçıcaksın?”
“sıyırıyım istersen şuraya.” Diye bir teklifte bulundum. Üzerine,
“yürü karakola gidicez” dedi.

Haydaaaaa.

Gittik karakola. İşlemler falan filan. Girdim nezarete.
Bir yandan gizem’i düşünüyorum bir yandan da “ne haldeyim a.ına koyım!?” diyorum.

En iyisi biraz kestirmekti. Taşa yatmıştım sereserpe. 5dk geçmedi yeni elemanlar geldi yanıma. Uyuyabilirsen ne ala. Orada bile dürterler seni.
Bakışarak 6 saat geçirdik adamlarla.

Kadın şikayetini geri almıştı. Artık özgürdüm. Köpeği iyileşecekmiş.
Doğru gizem’in evine.
Bu arada saat olmuş 18:00. 12 saattir dışarıdaydım.
Gizem’in ne derdi varsa kendi çözmüştü bile. Yolda giderken sürekli gözlerimi ovuşturuyor ayakta kalmaya çalışıyordum.
Nihayet vardım eve. Gizem açtı kapıyı. Beni öyle bitkin, perme perişan bir halde görünce,
“n’oldu Sinan?” diye sordu.
“yok bişey. Asıl sana n’oldu? Derdin ne bakiyim?” dedim.
“yaaaa.. Sinan gel göstereyim.” Dedi.

Banyoya götürüyordu beni. Dedim” tamam oğlum. Bu kız cinayet işledi, benden de yardım istiyor”.

Girdik banyoya ne kan var ne ceset?
“n’oluyor lan?” diye sordum.
“sinaan!! Sıcak suyum akmıyor.” Dedi.

5 dakika boyunca yarı açık gözlerle, kırpmadan, ses çıkarmadan, kımıldamadan ona baktım.
“ya Sinan bişe desene. N’oldu?”, dedi.

“ananın a.ı oldu gizem. Ananın a.ı. Sol beyin lobunu s.ktiğimin kızı, beni bunun için mi çağırdın? Telefonun yok mu evini barkını s.ktiğim? arasana bi tesisatçı. 118 diye bişey demi duymadın he ağzına sıçtığııııım.ığaaaaar” , küt diye indirdim tokadı.

Tam arkamı dönmüş evden çıkacakken bayıldım.
Sonraki gün uyandığımda gizem’le koyun koyuna yatıyor, çocuk yapıyorduk.
Utanmıyorum.
Bu kadar olaylar atlatıp sağ kalmamın bedeli de bu olmalıydı.

O gece rüyamda gördüğüm şey;
Nezaretteki pos bıyıklı gay arkadaştı. Çok iğrençti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder